Allow me to introduce Mayuko to you.
- Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver.
After a heated discussion, a compromise was adopted. Smokers will be allowed to smoke in the smoking corner.
- Hararetli bir tartışmadan sonra,uzlaşma sağlandı.Sigara içme köşesinde sigara içenlerin sigara içmesine izin verilecek.
Will you kindly let me have a look at it?
- Lütfen ona bir göz atmama izin verir misin?
I can't let him alone.
- Ben ona tek başına izin veremem.
It was not permitted that the inhabitants trespass in the area.
- Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.
The teacher permitted the boy to go home.
- Öğretmen çocuğun eve gitmesine izin verdi.
I will come, weather permitting.
- Hava izin verirse, gelirim.
No ambiguities are allowed in a contract.
- Bir sözleşmede belirsizliklere izin verilmez.
Talking in the library is not allowed.
- Kütüphanede konuşmaya izin verilmiyor.
His mother will not consent to his going there alone.
- Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek.
If I'd known that it would come to this, I would have never consented.
- İşin buraya geleceğini bilseydim, izin vermezdim.
The teacher permitted the boy to go home.
- Öğretmen çocuğun eve gitmesine izin verdi.
My father would not permit me to go on to college.
- Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.