This is a car imported from Germany.
- Bu, Almanya'dan ithal edilen bir arabadır.
She drives an imported car.
- O ithal bir araç sürer.
I think they should put a heavy tax on imports.
- Sanırım onlar ithalatlara ağır bir vergi koymalılar.
The country is aiming at decreasing its imports.
- Ülke ithalatını azaltmayı hedefliyor.
The importation of rare wild animals to this country is strictly prohibited.
- Ender vahşi hayvanların bu ülkeye ithalatı kesinlikle yasaklanmıştır.
Japan has to import most of its raw materials.
- Japonya ham maddelerinin çoğunu ithal etmek zorunda.
Different countries import many goods.
- Farklı ülkeler, pek çok mal ithal etmektedirler.
This is a crude material imported from Malaysia.
- Bu, Malezya'dan ithal edilmiş bir ham maddedir.
Tom drives an imported car.
- Tom ithal edilmiş bir arabayı kullanıyor.
Japan has to import most of its raw materials.
- Japonya ham maddelerinin çoğunu ithal etmek zorunda.