I think Tom is obedient.
- Sanırım Tom itaatkar.
Tom is very obedient, isn't he?
- Tom çok itaatkar, değil mi?
That's very observant of you.
- O senin itaatkarlığın.
I'm not as observant as I should be.
- Olmam gerektiği kadar itaatkâr değilim.
Fadil watched the crime obediently.
- Fadıl suçu itaatkar bir şekilde izledi.
The kids nodded obediently.
- Çocuklar itaatkar bir şekilde başını salladı.