It's our duty to always obey the law.
- Yasaya itaat etmek her zaman görevimizdir.
Children must obey their parents and parents must obey their employers.
- Çocuklar ebeveynlerine itaat etmek zorundadır ve ebeveynler patronlarına itaat etmek zorundadır.
He had to obey her decision.
- Onun kararına itaat etmek zorunda kaldı.
There was no option but to obey.
- İtaat etmekten başka bir seçenek yoktu.
Their culture values obedience to those in positions of authority.
- Onların kültür değerleri, otorite konumundaki kişilere itaat etmektir.
We wouldn't want to disobey the teacher, would we?
- Öğretmene itaat etmek istemedik, değil mi?
The pupils disobeyed their teacher.
- Öğrenciler öğretmenlerine itaat etmedi.