You may choose what you like.
- İstediğinizi seçebilirsiniz.
I'd like to go to London.
- Londra'ya gitmek isterim.
Playing the violin requires much practice.
- Keman çalmak çok pratik ister.
Reservations are required.
- Rezervasyon isteniyor.
Did you request a new desk?
- Yeni bir masa istediniz mi?
A map is available upon request.
- İstek üzerine bir harita mevcuttur.
I would like to but I have a required course tonight.
- İsterim ama bu gece gerekli bir kursum var.
Reservations are required.
- Rezervasyon isteniyor.
He requested my assistance.
- O benim yardımımı istedi.
She requested help, but no one came.
- Yardım istedi, ama kimse gelmedi.
I have some cravings.
- Benim bazı isteklerim var.
I don't want to see your faces.
- Yüzlerinizi görmek istemiyorum.
I want to go to London.
- Londra'ya gitmek isterim.
Tom decided to call for help.
- Tom yardım istemeye karar verdi.
They would call for help.
- Onlar yardım istediler.
My sponsor was willing to agree to my suggestion.
- Benim sponsorum benim öneriyi kabul etmek için istekliydi.
I assume you are willing to take the risk.
- Riski almaya istekli olduğunuzu varsayıyorum.
Your English composition leaves almost nothing to be desired.
- Senin ingilizce kompozisyonun neredeyse istenecek bir şey bırakmıyor.
There remains nothing to be desired.
- İstenilen bir şey yok.