Romans did not wish for the fall of their empire, but it happened.
- Romalılar, imparatorluğun çöküşünü istemedi, ama oldu.
Jane wishes she could see sumo in England.
- Jane İngiltere'de sumo görebilmeyi istemektedir.
I didn't demand anything.
- Hiçbir şey istemedim.
The reporters demanded to know why the mayor wouldn't talk to them.
- Muhabirler, belediye başkanının neden onlarla konuşmak istemediğini bilmek istediler.
Ask Tom if he's willing to work part-time.
- Tom'a, yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sor.
Tom isn't willing to ask Mary for help.
- Tom Mary'den yardım istemeye istekli değil.
One advantage of being old is that you no longer desire all the things that you couldn't afford to buy when you were young.
- Yaşlı olmanın bir avantajı gençken almayı göze alamadığın her şeyi artık istememendir.
We have a natural desire to want to help others.
- Başkalarına yardım etmeyi istemeye doğal bir arzumuz var.
Tom wrote to his father asking for money.
- Tom para istemek için babasına yazdı.
It is no use asking me for money.
- Benden para istemenin faydası yok.
They came to ask for peace.
- Onlar barış istemek için geldi.
He has only to ask for help.
- O,sadece yardım istemek zorunda.
I think asking Tom to be your partner would be a big mistake.
- Bence Tom'un ortağın olmasını istemek büyük bir hata olurdu.
If I were abroad and I ran out of money, I would call my parents to ask for more.
- Yurt dışında olsam ve param bitse, ben daha fazla istemek için ailemi ararım.
We're here to demand justice.
- Adalet istemek için buradayız.
I came here seeking justice.
- Buraya adalet istemek için geldim.
You have wanted to go there for a long time, haven't you?
- Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
Ken wishes to brush up his English.
- Ken onun İngilizcesini tazelemeyi istemektedir.
Jane wishes she could see sumo in England.
- Jane İngiltere'de sumo görebilmeyi istemektedir.
I'd like to go to London.
- Londra'ya gitmek isterim.
You may choose what you like.
- İstediğinizi seçebilirsiniz.
Mary intends not to give birth to more than two children.
- Mary en fazla iki çocuk doğurmayı istemektedir.
Reservations are required.
- Rezervasyon isteniyor.
Is there anything else you require?
- İstediğin başka bir şey var mı?
Did you request a new desk?
- Yeni bir masa istediniz mi?
My boss refused my request for a raise.
- Patronum zam isteğimi reddetti.
Tom spent most days begging for money in front of tourist attractions.
- Tom çoğu günleri turistik yerlerin önünde para istemek için harcadı.
I would like to but I have a required course tonight.
- İsterim ama bu gece gerekli bir kursum var.
Reservations are required.
- Rezervasyon isteniyor.
He requested my assistance.
- O benim yardımımı istedi.
Mary requested a raise from her boss.
- Mary patronundan bir zam istedi.
I have some cravings.
- Benim bazı isteklerim var.
Do you want to go to the movies or to the theater?
- Sinemaya mı tiyatroya mı gitmek istersin?
Do you want to come with us?
- Bizimle gelmek ister misiniz?
Why didn't Tom call for help?
- Tom neden yardım istemedi?
Tom decided to call for help.
- Tom yardım istemeye karar verdi.
An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.
- Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.
He was willing to care for that cat.
- O,o kediye bakmak için istekliydi.
They came to ask for peace.
- Onlar barış istemek için geldi.
You have only to ask for his help.
- Sadece onun yardımını istemek zorundasın.
That was such a bad movie, right? Yeah. I feel like asking for my money back!
- O çok kötü bir filmdi, değil mi? Evet. İçimden paramı geri istemek geliyor!
I heard your idea on how to solve the problem, but I would have to ask you to exemplify what you mean.
- Sorunun nasıl çözüleceği konusundaki fikrinizi duydum, ancak neyi kastettiğinizi örneklemenizi istemek zorunda kalacağım.
You have wanted to go there for a long time, haven't you?
- Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
If you wanted more cake, all you had to do was ask.
- Biraz daha pasta istersen, bütün yapman gereken istemek.
You have only to ask for it and it will be given to you.
- Siz sadece onu istemek zorundasınız ve o size verilecektir.
There remains nothing to be desired.
- İstenilen bir şey yok.
Dan desired to kill Linda.
- Dan Linda'yı öldürmek istedi.
I would love to see the monuments.