istem

listen to the pronunciation of istem
التركية - الإنجليزية
volition
request

As you requested, I have attached a recent passport-sized photograph. - İstemiş olduğunuz gibi, yeni çekilmiş bir vesikalık fotoğrafımı ekledim.

I must request you to obey my orders. - Emirlerime uymanı istemeliyim.

(Ticaret) run

I don't want to run into her. - Ona rastlamak istemiyorum.

I don't want to run into them. - Onlara rastlamak istemiyorum.

(Bilgisayar) prompt
claim

I do not want to reject this claim. - Ben bu iddiayı reddetmek istemiyorum.

option

Are you sure you don't want to consider another option? - Başka bir seçenek düşünmek istemediğinden emin misin?

call

I don't want to go. It's your call. - Ben gitmek istemiyorum. O senin çağrın.

This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israel armed forces from territories occupied in the recent conflict. - Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.

will, volition
demand, request; will, volition
formal request, demand
demand

The reporters demanded to know why the mayor wouldn't talk to them. - Muhabirler, belediye başkanının neden onlarla konuşmak istemediğini bilmek istediler.

I didn't demand anything. - Hiçbir şey istemedim.

solicitation
(Ekonomi)demand
will

I don't want to shoot you, but I will if I have to. - Seni vurmak istemiyorum, fakat zorunda kalırsam, vururum.

You have only to ask for it and it will be given to you. - Siz sadece onu istemek zorundasınız ve o size verilecektir.

istem dışı
involuntary

Any emotion, if it is sincere, is involuntary. - Herhangi bir duygu, eğer samimi ise, istem dışıdır.

istem çoğullama
(Bilgisayar) demand multiplexing
istem dışı
(adjective) Unintentional
istem dışı
(adverb) Unintentionally
istem belgesi
law indictment
istem belirten
volitive
istem bildirimi
law declaration of intention
istem dışı olarak
vegetatively
istem dışı çalışan
vegetative
istem yitimi
abulia, aboulia
sunu ve istem kuralı
(Ticaret) law of supply and demand
sunu ve istem
supply and demand arz ve talep
sunu ve istem
supply and demand
usuli istem
(Kanun) procedural action
özgür istem/istenç
free will
التركية - التركية
Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, talep, arzu
İrade veya isteğin eylem durumunda belirmesi
Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, talep, arzu: "Senin yanındayım, sana geliyorum / Senin isteminle cana geliyorum."- F. Halıcı. İrade veya isteğin eylem durumunda belirmesi
İSTEM
(Osmanlı Dönemi) Zulüm ve sitem
istem
المفضلات