Tom'un vize alamadığını duymak bizi hayal kırıklığına uğrattı. - We were disappointed to hear that Tom couldn't get a visa.
Tom'un vize alamadığını duymak bizi hayal kırıklığına uğrattı.
We were disappointed to hear that Tom couldn't get a visa.
Bir vize için başvuruda bulundum. - I applied for a visa.
Bir vize için başvuruda bulundum.
I applied for a visa.
Lütfen bana vize verin. - I beg you, give me a visa.
Lütfen bana vize verin.
I beg you, give me a visa.