Kimse benim ülkemde yatırım yapmak istemez.
- Nobody wants to invest in my country.
İndeksli yatırım fonlarına yatırım yapmak istiyorum
- I want to invest in index funds.
Temiz, yenilenebilir enerjiye yatırım yapmalıyız.
- We need to invest in clean, renewable energy.
Yatırım yaptığımda riski göze aldım.
- I took a risk when I made the investment.
Yüksek tasarruf oranı Japonya'nın güçlü ekonomik büyümesi için bir faktör olarak kabul edilmektedir.Çünkü o bol yatırım sermayesi kullanılabilirliği anlamına gelmektedir.
- A high savings rate is cited as one factor for Japan's strong economic growth because it means the availability of abundant investment capital.
Borsada yatırım yaparak bir vurgun yaptı.
- He made a killing by investing in the stock market.
Menkul kıymetlerde bir milyon yen yatırım yapabilir.
- He can invest a million yen in stocks.
We'd like to thank all the contributors who have invested countless hours into this event.
... now, 20 years from now. That's why we've invested in solar and wind and biofuels, energy ...
... So we also know that many of you have invested a lot of ...