Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.
- The man attacked her with the intention of killing her.
Benim niyetim size herhangi bir şekilde zarar vermek değildir.
- It is not my intent to hurt you in any way.
Tom'un maksatları oldukça açıktı.
- Tom's intentions were quite clear.
Onun maksatları belirsizdi.
- His intentions were unclear.
Amaçlarını bilmem gerekiyor.
- I need to know your intentions.
Onların amaçları açıktır.
- Their intentions are obvious.
Para kazanmayla o kadar meşguldü ki başka bir şey düşünecek vakti yoktu
- He was so intent on money-making that he had no time to think of anything else.
Fransızca öğrenmeye niyetlidir.
- He has been intent on learning French.
Polis suçluyu durdurmaya niyetliydi.
- The police were intent on stopping the criminal.
Tom dikkatle Mary'ye baktı.
- Tom stared at Mary intently.
Tom dikkatle dinliyor.
- Tom is listening intently.
O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.
- He broke the window intentionally.
Onun kasıtlı olmadığına eminim.
- I'm sure that wasn't intentional.
This treaty is for all intents and purposes no longer viable.
This treaty is to all intents and purposes no longer viable.