Güzelliğini kasten sakladığını mı söylüyorsun?
- Are you saying you intentionally hide your good looks?
Onu kasten yapmayacağını biliyorum.
- I know you'd never do that intentionally.
Bu sayfa bilerek boş bırakılmıştır.
- This page has been intentionally left blank.
Bilerek beni şaşırtmaya mı çalışıyorsun?
- Are you intentionally trying to confuse me?
O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.
- He broke the window intentionally.
Sen kasıtlı olarak yeniliyorsun.
- You're intentionally throwing the game.
O, otuzlu yaşlara kadar bir bebek sahibi olma niyetinin olmadığını söylüyor.
- She says she has no intention of having a baby until she's in her thirties.
İşlerine karışmaya niyetim yok.
- I have no intention of meddling in your affairs.
Onun maksatları belirsizdi.
- His intentions were unclear.
Tom'un maksatları oldukça açıktı.
- Tom's intentions were quite clear.
Onun kasıtlı olmadığına eminim.
- I'm sure that wasn't intentional.
Evet, bunu kasıtlı yaptım.
- Yes, I did this intentionally.
Amaçlarını bilmem gerekiyor.
- I need to know your intentions.
Onların amaçları açıktır.
- Their intentions are obvious.
Para kazanmayla o kadar meşguldü ki başka bir şey düşünecek vakti yoktu
- He was so intent on money-making that he had no time to think of anything else.
İyi niyetli olduğuna eminim.
- I'm sure your intentions are pure.
Fransızca öğrenmeye niyetlidir.
- He has been intent on learning French.
Kuşları dikkatle ve sevinçle izledi.
- She watched the birds intently and joyfully.
Tom dikkatle dinledi.
- Tom listened intently.
O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.
- He broke the window intentionally.
Onun hatası kasıtlıydı.
- His mistake was intentional.