intense; extreme in degree or extent

listen to the pronunciation of intense; extreme in degree or extent
الإنجليزية - التركية

تعريف intense; extreme in degree or extent في الإنجليزية التركية القاموس.

terrible
korkunç

Korkunç kazada düzinelerle insan yaralandı. - Dozens of people were injured in the terrible accident.

Tom korkunç bir suçun kurbanı. - Tom is the victim of a terrible crime.

terrible
{s} berbat

O berbat bir soğuk aldı. - He caught a terrible cold.

Tom neredeyse bir yerli gibi yazabilir fakat onun telaffuzu berbattır. - Tom can write almost like a native speaker, but his pronunciation is terrible.

terrible
{s} çok kötü

O zaman çok kötü görünüyordu. - She looked terrible at that time.

Çok kötü bir ikilemdeyim. - I am in a terrible dilemma.

terrible
{s} korkunç: The side effects of this drug are terrible. Bu ilacın yan etkileri korkunç
terrible
{s} müthiş

O sözcük oyunu müthiştir. - That pun is terrible.

Tom müthiş bir keşif yaptı. - Tom made a terrible discovery.

terrible
(Argo) bombok
terrible
dehşet verici

Bu yol dehşet verici. - This road is terrible.

terrible
sunturlu
terrible
rezil
terrible
aşırı
terrible
çok

Çok kötü bir ikilemdeyim. - I am in a terrible dilemma.

Yazma konusunda çok iyisin. Ben kötüyüm. - You're so good at writing. I'm terrible.

terrible
aşırı derecede
terrible
berbat/korkunç
terrible
korkulacak
terrible
{s} çok kötü; berbat: He's got a terrible cough. Çok
terrible
terribly müthiş bir şekilde
الإنجليزية - الإنجليزية
terrible
intense; extreme in degree or extent
المفضلات