Sana hakaret etmek istemedim.
- I didn't want to insult you.
Tom'a hakaret etmek istemedim.
- I didn't want to insult Tom.
Ben onu aşağılamak istemedim.
- I didn't want to insult him.
Seni aşağılamak istemedim.
- I didn't mean to insult you.
O, hakaretlere daha fazla katlanmadı.
- She could not put up with the insults any more.
Nedeni olmadan bana hakaret etti.
- He insulted me without reason.
Kız kardeşimi aşağılamaya nasıl cesaret edersin?
- How dare you insult my sister!
Ben onu aşağılamak istemiyorum.
- I don't want to insult him.
Ben bu hakaretlere dayanamam.
- I can't put up with these insults.
Burada durmak ve senin hakaretlerini dinlemekten daha iyi yapacak işlerim var.
- I have better things to do than stand here and take your insults.
Nedeni olmadan bana hakaret etti.
- He insulted me without reason.
Hiç kimse bu adamlara hakaret etmek istemedi.
- No one wanted to insult these men.
Saldırı tüm bu gereksiz hakaretler tarafından kışkırtıldı.
- The aggression was provoked by all those gratuitous insults.
Onların onurunu kırmak istemiyorum.
- I don't want to insult them.
The way the orchestra performed tonight was an insult to my ears.
thou hast lost all, poor thou art, dejected, in pain of body, grief of mind, thine enemies insult over thee, thou art as bad as Job .