Tom içgüdüsel olarak tepki gösterdi.
- Tom reacted instinctively.
İçgüdüsel olarak ne yaptığını bilme yeteneğine güveniyorum.
- I trust your ability to know what to do instinctively.
Kuşlar uçmayı içgüdüsel olarak öğrenirler.
- Birds learn to fly instinctively.
Çocuklara ve bebeklere içgüdüsel olarak kötü davranıyorum.
- I'm instinctively bad with children and infants.