O kutunun içinde birçok kitap vardı.
- There were many books inside of that box.
Bir köpeğin dışında, bir kitap insanın en iyi arkadaşıdır. Bir köpeğin içinde, okumak için çok karanlıktır.
- Outside of a dog, a book is man's best friend. Inside of a dog, it's too dark to read.
Kapının tam iç tarafında bir köpek buldum.
- I found a dog just inside the gate.
Biri beni içeri itti.
- Someone pushed me inside.
Kutuyu açtım ve içine baktım.
- I opened the box and looked inside.
Bu kutunun içerisinde bir şey var.
- There's something inside this box.
Tom evinin içerisinde kim olduğunu biliyordu.
- Tom knew who was inside his house.
Kutunun içindeki neydi?
- What was inside the box?
Tom kemanının bir Stradivarius olduğunu düşündü çünkü Stradivarius adı kemanının içindeki etiketteydi.
- Tom thought his violin was a Stradivarius because the name Stradivarius was on the label inside his violin.
Özünde, hepimiz birbirimize benzeriz.
- We are all alike, on the inside.
Evimin içinde iki tane zombi var.
- There are two zombies inside my house.
Mektup zarfın içinde.
- The letter is inside the envelope.
Böceklerin organlarının çoğu karınlarındadır.
- Most of a insect's organs are inside its abdomen.
Tom karın kar küresi içine düşüşüne baktı.
- Tom looked at the snow falling inside the snow globe.
İçeriden birinin yardımıyla işlenmiş bir suçtu.
- It was an inside job.
Çocukları içeride tut.
- Keep the kids inside.
Tom'a nasıl yardım edeceğimi bilmiyorum ve bu benim içimi mahvediyor.
- I don't know how to help Tom and it's tearing me up inside!
Zaman geçmez ya da gitmez, zaman içimizde kalır.
- Time doesn't pass or go away, time remains inside us.
Mary bir pasta içinde ceza evine bir demir testeresi bıçağını gizlice sokmaya çalıştı.
- Mary tried to smuggle a hacksaw blade into the prison inside a cake.
Tom içerde sizi bekliyor.
- Tom is waiting for you inside.
Kapı sürgüleri içerde.
- The door bolts on the inside.
Tom kutuyu aldı ve içine baktı.
- Tom picked the box up and looked inside.
Fal kurabiyelerinin içine saklanmış mesajları okumayı severim.
- I love reading the messages hidden inside fortune cookies.
Tekrar içeriye giriyorum.
- I'm going back inside.
Tom az önce içeriye girdi.
- Tom just went inside.
Ev dahili ve harici temizlendi.
- The house was cleaned inside and out.
Eating that stuff will damage your insides.
The car in front drifted wide on the bend, so I darted up the inside to take the lead.
The first pitch is ... just a bit inside.
He's inside, doing a stretch for burglary.
... very, very good magazine inside of the US, asked ...
... I believe that it's -- it's inside of you. ...