We inhabited Istanbul for a long time.
Hayvanlar ormanda yaşar.
- Animals inhabit the forest.
Yerliler bu bölgede yaşadılar.
- Indians inhabited this district.
O, bu kasabanın sakinleri tarafından bir yetkili seçildi.
- He was elected an official by the inhabitants of this town.
Şehrin sakinleri içme suyu için nehre bağlıdır.
- The inhabitants of the city depend upon the river for drinking water.
Flevoland 1.400 km²'nin üzerinde araziye ve 400.000'in üzerinde nüfusa sahiptir.
- Flevoland now has over 1,400 km² of land and over 400,000 inhabitants.
Brezilya'nın hemen hemen 200 milyon nüfusu vardır.
- Brazil has almost 200 million inhabitants.
Bu alandaki adaların çoğu iskan edilmiş.
- Most of the islands in this area are inhabited.
Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.
- It was not permitted that the inhabitants trespass in the area.
Kaç tane oturan kişi var?
- How many inhabitants are there?
Aslında, yerleşik halk radyoaktif ışınlara maruz kalmaktadır.
- In fact, the inhabitants have been exposed to radioactive rays.