تعريف ingiliz في التركية الإنجليزية القاموس.
- (Argo) pommy
- (Argo) sassenach
- anglo-
- (Argo) pom
- limey
- Britisher
- İngiliz
- {s} English
Do you study English every day?
- Her gün İngilizce çalışıyor musun?
Can you speak English?
- İngilizce konuşabiliyor musun?
- İngiliz anahtarı
- {i} wrench
Tom sneaked up behind the guard and clobbered him with a monkey wrench.
- Tom korumanın arkasına sinsice yaklaştı ve onu İngiliz anahtarıyla dövdü.
Could you hand me that wrench?
- O İngiliz anahtarını bana verebilir misin?
- İngiliz
- English, of or from England
- İngiliz
- English, pertaining to the English language
- İngiliz
- English; Englishman
- İngiliz
- Englishman; Englishwoman
- İngiliz Milletler Topluluğu
- the Commonwealth
- ingiliz anahtarı
- adjustable spanner
- ingiliz anahtarı
- wrench
- ingiliz anahtarı
- universal wrench
- ingiliz askeri
- (Argo) tommie
- ingiliz ağırlık birimi
- pound
- ingiliz dili
- english language
- ingiliz dili ve edebiyatı
- english philology
- ingiliz draması
- english drama
- ingiliz edebiyatı
- english literature
- ingiliz halkı
- english
- ingiliz hükümeti politikası
- whitehall
- ingiliz kilisesine mensup
- anglican
- ingiliz kontu
- earl
- ingiliz kültürü
- english culture
- ingiliz kültürü
- british culture
- ingiliz lirası
- pound sterling
- ingiliz merkez bankası
- (Ticaret) the bank
- ingiliz milletler topluluğu
- (Ticaret) commonwealth
- ingiliz milletler topluluğu
- commonwealth of nations
- ingiliz para birimi
- (Ticaret) pound sterling
- ingiliz parası
- pound
- ingiliz romanı
- english fiction
- ingiliz romanı
- (Politika, Siyaset) the english novel
- ingiliz sanatı
- british art
- ingiliz soyundan gelme
- anglo-saxon
- ingiliz standardı
- (Askeri) british standard
- ingiliz standartları
- british standard
- ingiliz standartları
- british-standards
- ingiliz standartları
- bs
- ingiliz sterlini
- british pound
- ingiliz uluslar topluluğu
- (Ticaret) commonwealth
- ingiliz yasama meclisi
- chamber
- ingiliz yayın kuruluşu
- (Basın) bbc
- ingiliz çimi
- lolium perenne
- ingiliz ısı birimi
- (Otomotiv) british thermal units
- ingiliz ısı birimi
- british thermal unit
- ingiliz şiiri
- english poetry
- ingiliz dili ve edebiyatı
- (Eğitim) The English Language and Literature
- ingiliz sicimi
- string of British
- ingiliz-amerikan
- Anglo-American
- ingiliz 1,136 litre
- liquid quart
- ingiliz akuatinti
- english aquatint
- ingiliz altın lirası
- sovereign
- ingiliz altını
- english gold coin
- ingiliz anti levizit merhemi
- (Tıp) british anti lewisite
- ingiliz ara oyunu
- english interludes
- ingiliz asilzadesi
- milord
- ingiliz asker başlığı
- busby
- ingiliz basmaları
- english imprints
- ingiliz bilim kurgu roman
- english science fiction
- ingiliz buğdayı
- (Botanik, Bitkibilim) poulard wheat
- ingiliz buğdayı
- (Botanik, Bitkibilim) cone wheat
- ingiliz denemeleri
- english essays
- ingiliz didaktik şiir
- english didactic poetry
- ingiliz düşmanlığı
- anglophobia
- ingiliz düşmanı
- anglophobe
- ingiliz eklemesi
- (Elektrik, Elektronik) english joint
- ingiliz el yazmaları
- english manuscripts
- ingiliz folk-draması
- english folk-drama
- ingiliz galonu
- imperial gallon
- ingiliz gazeteleri
- british newspapers
- ingiliz guyanası
- british guiana
- ingiliz hacim birimi
- british capacity unit
- ingiliz hayranı
- anglophile
- ingiliz hicvi
- english satire
- ingiliz hristiyan romanı
- english christian fiction
- ingiliz hristiyan şiiri
- english christian poetry
- ingiliz kadın
- english woman
- ingiliz kadın yazarlar
- english women authors
- ingiliz kadın şairleri
- english women poets
- ingiliz kilisesi
- anglican church
- ingiliz kilisesi
- church of england
- ingiliz kiremidi
- (İnşaat) english tile
- ingiliz kraliyet gemisi
- (Askeri) his/her majesty's ship
- ingiliz köylü danscısı
- morris dancer
- ingiliz köylü dansı
- morris dancing
- ingiliz kültür tarihi
- (Eğitim) cultural history of england
- ingiliz mahkum yazıları
- english prisoners' writings
- ingiliz makası
- diamond crossing
- ingiliz merhemi
- (Kimya) british anti-lewisite
- ingiliz mimarisi
- british architecture
- ingiliz mutfağı
- english cookery
- ingiliz nakışı
- anglaise
- ingiliz nesir edebiyatı
- english prose literature
- ingiliz noel öyküleri
- english christmas stories
- ingiliz oyun yazarları
- english dramatists
- ingiliz pastoral şiiri
- english pastoral poetry
- ingiliz rokfor peyniri
- (Gıda) stilton
- ingiliz roman yazarları
- english novelists
- ingiliz romancıları
- english novelists
- ingiliz romantikleri
- (Politika, Siyaset) the earlier english romantics
- ingiliz savaş şiiri
- english war poetry
- ingiliz sineması
- english motion pictures
- ingiliz sistemi
- british system
- ingiliz soneler
- english sonnets
- ingiliz tank alayı
- (Askeri) royal tank regiment
- ingiliz tarihi romanı
- english historical fiction
- ingiliz tonu
- (Askeri) long ton
- ingiliz tuzu
- Epsom salt
- ingiliz tuzu
- epsom sails
- ingiliz tuğla örgüsü
- (İnşaat) english bond
- ingiliz usulü yumurta sosu
- (Gıda) egg sauce
- ingiliz yakısı
- court plaster
- ingiliz yazarlar
- english authors
- ingiliz yeşili
- (Kimya) english green
- ingiliz yönetimi
- british rule
- ingiliz zamkı
- (Teknik,Tekstil) british gum
- İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri
- (Askeri) Royal Air Force (UK)
- İngiliz Uluslar Birliği
- the British Commonwealth of Nations
- İngiliz Uluslar Topluluğu
- the Commonwealth
- İngiliz Uluslar Topluluğu
- (Hukuk) British Commonwealth
- İngiliz altını sovereign
- (a gold coin)
- İngiliz arması
- slang tongue-lashing, bawling out
- İngiliz erkek
- Englishman
- İngiliz kadın
- Englishwoman
- İngiliz lirası
- English pound, pound sterling
- İngiliz siyaseti
- Machiavellian tactics
- İngiliz tuzu
- Epsom salts, Epsom salt
- İngiliz çimi
- (Tabiat Doğa) (bitki, Fam: buğdaygiller,necliye) common ray, perennial ryegrass, darnel
- İngiliz
- englishwomen
- İngiliz
- {i} gringo
- İngiliz
- {i} britisher
- İngilizler
- british
The British acted too late.
- İngilizler çok geç davrandı.
The British climbed the hill.
- İngilizler tepeye tırmandı.
- ingilizler
- english
The English are a practical people.
- İngilizler becerikli bir millettirler.
The English established colonies in America.
- İngilizler Amerika'da koloniler kurdu.
- İngiliz
- {i} Englishman
- ingiliz anahtarı
- monkey wrench
Tom sneaked up behind the guard and clobbered him with a monkey wrench.
- Tom korumanın arkasına sinsice yaklaştı ve onu İngiliz anahtarıyla dövdü.
- ingiliz anahtarı
- monkeywrench
- ingiliz anahtarı
- adjustable wrench
- ingiliz anahtarı
- screw wrench
- ingiliz erkeği
- Englishman
- ingiliz poundu
- british pound
- İngiliz
- British
He's a British citizen, but he lives in India.
- O bir İngiliz vatandaşı, ama Hindistan'da yaşıyor.
The British people in general are extremely fond of their pets.
- İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
- Amerikan, İngiliz, Kanada, Avustralya KK Standardizasyon Programı
- (Askeri) American, British, Canadian, Australian Armies Standardization Program
- efsane ingiliz rock grubu
- (Muzik) pink floyd
- geniş römork; yerel terminal; ingiliz tonu
- (Askeri) large tug; local terminal; long ton
- modern ingiliz romanı
- (Eğitim) modern english novel
- modern ingiliz şri
- (Eğitim) modern english poetry
- zırhlı ingiliz savaş gemisi
- dreadnought
- İngiliz
- briton
The Romans tried to civilize the ancient Britons.
- Romalılar eski İngilizleri medenileştirmeye çalıştı.
Six million Britons have never used the Internet.
- Altı milyon İngiliz, interneti hiç kullanmamış.
- İngiliz
- anglo
English is not the language of the world. It's the language of the Anglosaxon Empire.
- İngilizce dünya dili değildir. O, Anglosakson İmparatorluğu dilidir.
- İngiliz
- englishmen
- İngiliz
- southron
- İngiliz
- {i} Englander
- İngiliz
- {i} brit
The British soldiers rested.
- İngiliz askerleri dinlendi.
He's a British citizen, but he lives in India.
- O bir İngiliz vatandaşı, ama Hindistan'da yaşıyor.
- İngiliz
- {i} Englishwoman
- İngiliz
- {i} John Bull
- İngiliz anahtarı
- {i} spanner
- İngiliz anahtarı
- monkey wrench
Tom sneaked up behind the guard and clobbered him with a monkey wrench.
- Tom korumanın arkasına sinsice yaklaştı ve onu İngiliz anahtarıyla dövdü.
- İngiliz anahtarı
- {i} screw wrench
- İngiliz erkeği
- {i} Englishman
- İngilizler
- the English
The English are generally a conservative people.
- İngilizler genel olarak tutucu insanlardır.
The English are a practical people.
- İngilizler becerikli bir millettirler.
- İngilizler
- {i} English
The English are generally a conservative people.
- İngilizler genel olarak tutucu insanlardır.
The uncertainty about the weather has had a definite effect upon the Englishman's character.
- Hava hakkındaki belirsizlik İngilizlerin karakterlerinde belirli bir etkiye sahiptir.