indivisible, incapable of being separated; close, devoted

listen to the pronunciation of indivisible, incapable of being separated; close, devoted
الإنجليزية - التركية

تعريف indivisible, incapable of being separated; close, devoted في الإنجليزية التركية القاموس.

inseparable
{s} ayrılamaz

Birbirlerinden ayrılamazlar. - They are inseparable.

İyi sağlık egzersiz ve ılımlılıktan ayrılamaz. - Good health is inseparable from exercise and moderation.

inseparable
{s} ayrılmaz

Bir cerrah ayrılmaz arkadaşı olan ölümle birlikte yaşar - Ben onunla el ele yürüyorum. - A surgeon lives with Death, his inseparable companion - I walk hand in hand with him.

O ve ben okulda birlikteki zamanımız boyunca ayrılmaz arkadaşlardık. - He and I were inseparable friends during our time together in school.

inseparable
yapışık
inseparable
bağlı
inseparable
{s} çok samimi

Mary ve Kate çok samimi. - Mary and Kate are inseparable.

inseparable
{s} yakın

Onlar yakında ayrılmaz oldular. - They soon became inseparable.

inseparable
inseparablenessayrılmazlık
inseparable
inseparablybirbirinden ayrılmaz surette
inseparable
ayrılmaz surette kullanılan inseparablesayrılamayan şeyler
inseparable
çok yakın dostlar
الإنجليزية - الإنجليزية
{s} inseparable