تعريف indic في الإنجليزية التركية القاموس.
- hint dil grubuna ait
- hint avrupa dilleri
- hint
- hindu
- (sıfat) Hint dil grubuna ait
- indicative
- {s} belirten
- indicative
- gösteren
- indicate
- işaret etmek
- indicate
- göstermek
İspanyolcada, değişiklikleri ve dönüşümleri göstermek için birçok farklı ifadeler vardır.
- In Spanish, there are many different expressions to indicate changes and transformations.
Rüzgâr ölçer rüzgarın yön ve gücünü göstermek için kullanılır.
- Windsocks are used to indicate the direction and strength of the wind.
- indic astrology
- (Astroloji) hint astrolojisi
- indic linguistics
- (Dilbilim) hint dilleri
- indicate
- {f} bildirmek
- ben
- iskoç iç oda
- ben
- içinde
O utanç içinde başını eğdi.
- She bent her head in shame.
- ben
- banağacı
- ben
- bu ağacm tohumu
- ben
- tepe/dağ
- ben
- bu tohumdan çıkanlan ince yağ
- ben
- Moringa aptera
- indicate
- belirlemek
- indication
- (Tıp) Endikasyon: Bir ilacın hangi hastalıklara ve hangi şekilde uygun olacağını bildirir
- indication
- {i} bulgu
- indication
- işaret
Onun geveleyerek konuşması onun sarhoş olduğunun bir işaretiydi.
- Her slurred speech was an indication that she was drunk.
Onun olup bittiğine dair bir işaret görmüyorum.
- I see no indication of that ever happening.
- indicate
- {f} gerektirmek
- indicating
- {i} gösterme
- indicate
- {f} çıtlatmak
- indicate
- (Sigorta) fiyat bildirmek
- indicate
- delalet etmek
- indicate
- (Ticaret) kaydetmek
- indicate
- belirtmek (ifade etmek)
- indicating
- belirtme
- indication
- gösterge
Uluslararası bir yarışmada bu yaştaki zaferi parlak bir geleceğin iyi bir göstergesidir.
- His victory at this age in an international competition is a good indication of a bright future.
- indications
- (Askeri,Tıp) belirtiler
- indicative
- belirtici
- indicative
- (Dilbilim) bildirme
- indicative
- gösterge
- indicate
- göster
Sinyal gidecek yolu gösterir.
- The sign indicates the way to go.
Evet, gördüğünüz her şeyi gösterebilirsiniz.
- Yes, you can indicate everything you see.
- ben
- iç oda
- ben
- sorkun ağacı
- indicate
- belirtisi olmak
- indicate
- belirtmek
- indicate
- sinyal vermek
- indicate
- göstergesi olmak
- indicated
- {f} göster
Ben arkadaşımın gösterdiği yönde gittim.
- I went in the direction my friend indicated.
Kırmızı bayrak tehlikenin varlığını gösterdi.
- The red flag indicated the presence of danger.
- indicating
- {f} göster
Bunun bir toplantı odası olduğunu gösteren hiçbir işaret yok.
- There is no sign indicating that this is a meeting room.
- indication
- belirti
Cehalet bir aptallık belirtisi değildir.
- Ignorance is not an indication of stupidity.
- indication
- iz
- indicated
- gösterilen
Bu, haritada gösterilen yoldur.
- This is the route indicated in the map.
- indicates
- belirtiler
- indicating
- göstererek
- indicative
- gösterici
- indicate
- belirt,göster
- indicate
- göstermek imlemek / göstermek
- indicate
- hastalığın cinsini veya ilâcını göstermek
- indicate
- hastadaki belirtileriyle
- indicate
- {f} işaret etmek, göstermek, imlemek
- indicate
- indicated horse power bir makinanın belirtilmiş olan beygir gücü
- indicating
- (Askeri) INDICATING" KODU: Hava önlemede "Temas sürati, şemaya göredir anlamına gelen bir kod
- indication
- {i} ölçüm
- indication
- {i} belirtme
- indication
- (Tıp) Bir ameliyatın ne gibi şartlar altında gerektiğini bildirir
- indication
- {i} belirti, delil, gösterge, işaret
- indication
- gösterme/gösterge
- indication
- {i} çıtlatma
- indication
- {i} bildirme, anlatma, gösterme
- indication
- belirti,gösterim
- indication
- gösterme
- indication
- endikasyon
- indications
- (Askeri) (INTELLIGENCE) EMARELER (İSTİHBARAT): Çeşitli değerlendirme derecelerinde, muhtemel düşmanın bir hareket tarzını kabul veya reddetme niyetiyle ilgili bilgi
- indicative
- basit zaman çekimindeki fiil
- indicative
- bildirme kip
- indicative
- bildirme kipi
- indicative
- (Mukavele) gösteren, belirten, sembolik
- indicative
- haber kipi
- indicative
- {s} bildiren