Sendika belirsiz bir süre için greve gitti.
- The union went out on a strike for an indefinite period.
Onun süresi belirsiz bir kontratı var.
- She has an indefinite contract.
Evren sonsuza kadar genişleyecek mi?
- Will the universe expand indefinitely?
Sami sınırsız hasta iznindeydi.
- Sami was on indefinite sick leave.
Bazı cookie'ler kullanıcıların sabit disklerinde süresiz olarak kaydedilir.
- Some cookies are stored indefinitely on users' hard drives.
Oyun süresiz olarak ertelendi.
- The game has been postponed indefinitely.