inclosing; encircling

listen to the pronunciation of inclosing; encircling
الإنجليزية - التركية
içine alır; çevreleyen
surrounding
çevreleyen,n.çevre: v.çevir: prep.çevreleyen
surrounding
{s} etrafını saran
surrounding
{i} çevre

Çoğu kalelerin onları çevreleyen bir hendeği vardır. - Most castles have a moat surrounding them.

Yeni çevreyi benimsemelisin. - You must assimilate into new surroundings.

surrounding
etrafındaki
surrounding
etraftaki
surrounding
civardaki
surrounding
çevredeki
surrounding
{f} çevir

Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm. - I saw them surrounding him.

surrounding
çevreleyen

Bu sabah görebileceğim tek şey evimizi çevreleyen kalın sis. - The only thing I can see this morning is the thick fog surrounding our house.

Çevreleyen tepeler kasabayı korudu. - The surrounding hills protected the town.

surrounding
{s} çevredeki, etraftaki: There are many vineyards in the surrounding area. Etrafında çok bağ var
surrounding
kuşat

Onlar bizi kuşatıyor. - They're surrounding us.

surrounding
{s} kuşatan
surrounding
kuşatma
الإنجليزية - الإنجليزية
surrounding
inclosing; encircling
المفضلات