Bu arada sana bir şey söylemek zorundayım.
- Incidentally, I have to tell you something.
Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
- The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
Olay gece yarısı gerçekleşti.
- The incident took place at midnight.
İki olay birbirine bağlı.
- The two incidents are connected with each other.
Polis bizi kaza hakkında bilgilendirdi.
- The police informed us about the incident.
Başka kaza risklerini en aza indirgemek istiyorum.
- I want to minimize the chances of another incident.
The book discussed the subject, but only incidentally.
Incidentally, did you hear anything new from your brother yesterday?.
That character, though colorful, is incidental to the overall plot.
She's costing us a lot in incidentals.