O, olayı ayrıntılı olarak açıkladı.
- He described the incident in detail.
Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
- The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
İki olay birbirine bağlı.
- The two incidents are connected with each other.
Başka kaza risklerini en aza indirgemek istiyorum.
- I want to minimize the chances of another incident.
Kaza onun şöhretine zarar verdi.
- That incident harmed his reputation.
Bu arada sana bir şey söylemek zorundayım.
- Incidentally, I have to tell you something.
Gezimiz sırasında beklenmedik olaylarımız olmadı.
- We had no unexpected incidents during our trip.
Bu gibi olaylar oldukça yaygındır.
- Such incidents are quite common.
That character, though colorful, is incidental to the overall plot.
She's costing us a lot in incidentals.
The book discussed the subject, but only incidentally.
Incidentally, did you hear anything new from your brother yesterday?.
... time incident alerts. ...
... For example, we have a revamped incident experience. ...