Bay Johnson, adeta, yürüyen bir sözlüktür.
- Mr Johnson is, as it were, a walking dictionary.
Tom yürüyen insanları gözlemlemeyi sever.
- Tom likes to observe the people walking by.
Yürüyüş egzersizin sağlıklı bir şeklidir.
- Walking is a healthy form of exercise.
Yürüyüşe itirazım yok.
- I don't mind walking.
Adam bütün yolu yürümek istemedi;bu yüzden otobüse bindi.
- The man didn't feel like walking all the way; so he took the bus.
Okul evimin yürüme mesafesi içerisindedir.
- The school is within walking distance of my house.
O uzun mesafe yürümeye alışkın.
- He is used to walking long distances.
O yalnız yürümeyi sever.
- She likes walking alone.
O tabiri caizse ayaklı bir ansiklopedidir.
- He's what they call a walking encyclopedia.
Ona ayaklı sözlük derler.
- He is called a walking dictionary.
Phil's mother is a walking miracle after surviving that accident.