If it becomes stubborn indeed it stands alone.
- Eğer inatçı olursan kesinlikle yalnız kalırsın.
You've become old and stubborn.
- Yaşlandın ve inatçı oldun.
Tom is being quite obstinate, isn't he?
- Tom oldukça inatçı, değil mi?
He became more obstinate as he grew older.
- Büyüdükçe daha inatçı oldu.
I've got my stubbornness from my father.
- İnatçı yanım babamdan gelmedir.
Your crap stubbornness makes people sick.
- Senin bok inatçılığın insanları hasta ediyor.