You've become old and stubborn.
- Yaşlandın ve inatçı oldun.
I have never come across such a stubborn person.
- Daha önce böyle inatçı bir kişiyle karşılaşmadım.
As he grew older, he became more obstinate.
- Yaşlandıkça daha inatçı oldu.
He was too obstinate, but on the other hand he was reliable.
- İnatçıydı ama diğer yandan güvenilirdi.
Your crap stubbornness makes people sick.
- Senin bok inatçılığın insanları hasta ediyor.
I've got my stubbornness from my father.
- İnatçı yanım babamdan gelmedir.