inanity

listen to the pronunciation of inanity
الإنجليزية - التركية
ahmaklık
anlamsız söz
saçmalık
anlamsızlık
boşluk
anlamse söz
{i} boş lâf
التركية - التركية

تعريف inanity في التركية التركية القاموس.

inan
İnanmak işi
inan
Bir kimseye, bir şeye bütün varlığıyla inanma
inan
inanma, güvenme
inan
Bir kimse veya şeyin doğruluğunu, büyüklüğünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benimseme, iman, itikat
İNAN
(Osmanlı Dönemi) Dizgin
İNAN
(Osmanlı Dönemi) İdare etme, yürütme
الإنجليزية - الإنجليزية
Something that is inane

Working in any bureaucracy means being bedeviled by inanities daily.

The property of being inane, of lacking material of interest or satisfaction, emptiness
total lack of meaning or ideas
{i} foolishness, silliness; hollowness, vanity; emptiness; something foolish or inane
Inanition; void space; vacuity; emptiness
An inane, useless thing or pursuit; a vanity; a silly object; chiefly in pl
as, the inanities of the world
Want of seriousness; aimlessness; frivolity
ınanity
{n} a void space, vacuity, emptiness
التركية - الإنجليزية

تعريف inanity في التركية الإنجليزية القاموس.

inan
belief

Atheism isn't a religious belief. - Ateizm dinî bir inanç değildir.

Her belief in God is very firm. - Onun Allah'a inancı çok sağlam.

inan
trust

He doesn't altogether trust me. - O bana tamamen inanmaz.

I can't bring myself to trust his story. - Ben onun hikayesine inanamıyorum.

inan
faith

Tom certainly believes Mary is faithful. - Tom kesinlikle Mary'nin sadık olduğuna inanıyor.

Faith makes all things possible.... love makes all things easy. - İnanç her şeyi mümkün kılar....aşk her şeyi kolaylaştırır.

inan
swear by
inan
reliance
inan
{f} believing

They say that seeing is believing. - Onlar görmek inanmaktır diyorlar.

He has good grounds for believing that. - Ona inanmak için onun iyi dayanakları var.

inan
come to believe
inan
{f} believed

In my childhood, I believed in Santa Claus. - Çocukluğumda Noel Baba'ya inandım.

It is believed that whales have their own language. - Balinaların kendi diline sahip olduklarına inanılmaktadır.

inan
believe in

Do you believe in God? - Allah'a inanıyor musun?

We believe in Buddhism. - Budizm'de inanıyoruz.

inan
{f} credit

Tom seems to be unwilling to believe that Mary was the one who stole his credit cards. - Tom onun kredi kartlarını çalanın Mary olduğuna inanmak için isteksiz görünüyor.

inan
{f} crediting
inan
believe

How much do you believe him? - Ona ne kadar inanıyorsun?

In my childhood, I believed in Santa Claus. - Çocukluğumda Noel Baba'ya inandım.

inan
accredited
inan
credited
inan
accredit
inan
belief; faith, trust, reliance
inan
faith, belief
inan
belief, something believed. (...)
inan
tenet
inanity
المفضلات