Muhtemelen beklemekten yoruldu ve uykuya daldı.
- He probably got tired of waiting and fell asleep.
Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
- Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
Kapıyı açtığımda onu uyurken buldum.
- When I opened the door, I found him asleep.
O uyurken onu izlemekten hoşlanıyorum.
- I do like watching him when he is asleep.
Her iki köpek uykuda.
- Both dogs are asleep.
Tom uykuda gibi görünüyor.
- Tom seems to be asleep.
Onun ayakları uyuşmuştu.
- His feet were asleep.
Tom'un bacağı uyuşmuştu bu yüzden ayağa kalkamadı.
- Tom's leg had fallen asleep so he couldn't stand up.
Tom uyumaktan kendini alamadı.
- Tom couldn't help falling asleep.
Mary çocuğu uyuyana kadar bekliyordu.
- Mary had been waiting till her child fell asleep.
Tom uyuyana kadar beklemem gerekti.
- I had to wait until Tom was asleep.