Oraya nasıl gideceğimi söyleyebilir misin?
- Could you tell me how to get there?
Yumi oraya kendi gitti.
- Yumi went there by herself.
Onlar orada garip bir hayvan gördü.
- They saw a strange animal there.
O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- He often eats breakfast there.
Şurada kitap okuyan adam benim babam.
- The man reading a book over there is my father.
Parkta kuşlar burada şurada ötüyorlar.
- Birds are singing here and there in the park.
O yerde birçok insan kalıntısı vardı.
- There were a lot of human remains in that place.
Evimin arkasında bir kilise var.
- There is a church at the back of my house.
İnternette Tatar dilinde çok az site vardır.
- There are few sites in the Tatar language on the Internet.
O konuda hiçbir şüphe yok.
- There's no doubt about it.
O konuda hiçbir sorun yoktu.
- There was no question about that.
O, oradaki kuleyi işaret etti.
- He pointed to the tower over there.
Biz oradaki masada oturabilir miyiz?
- Can we sit at the table over there?
Bu işte bir bit yeniği var.
- There's something fishy going on.
Her işte bir hayır vardır!
- There is a silver lining to every dark cloud!
Oralarda bir yerde bir zımba göremiyor musun?
- Can't you see a stapler somewhere around there?
Hemen sahilin oralarda beğeneceğini düşündüğüm gerçekten iyi bir lokanta var.
- There is a really good restaurant just off the beach that I think you'd enjoy.
Orada ne olduğunu gördün mü?
- Did you see what happened out there?
Orada birini gördün mü?
- Did you see anybody there?
Unzen dağı öylesine güzel bir yer ki birçok insan orayı ziyaret eder.
- Mt. Unzen is such a nice place that many people visit there.
Lütfen bugün orayı ziyaret et.
- Please visit there today.