O, bir şekilde zor işitiyor, bu yüzden lütfen yüksek sesle konuşun.
- He's somewhat hard of hearing, so please speak louder.
Onun için bir şekilde suçlu olmak zorundasın.
- You have to be somewhat to blame for that.
Tom biraz şüpheliydi.
- Tom was somewhat doubtful.
Tom biraz hayal kırıklığı uğramış gibi görünüyordu.
- Tom seemed to be somewhat disappointed.
Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.
- Research in this area is somewhat equivocal.
Bu sabah hava bir parça soğuk geliyor.
- The air feels somewhat cold this morning.
Bu, birazcık bağımsız olduklarını ispatlamaya çalıştıkları içindir.
- This is because they are trying to prove they are somewhat independent.
... mean-- to some degree, especially us ...
... with a demonstration that values to some degree subjective as the sales went up ...