in secret

listen to the pronunciation of in secret
الإنجليزية - التركية
gizli olarak

Sami ve Leyla gizli olarak buluşmaya başladılar. - Sami and Layla started meeting in secret.

gizlice

Yabancılar gizlice Dünya'nın ilerlemesini kontrol etti. - Aliens controlled Earth's progress in secret.

Gezisine gizlice devam etmek zorunda kaldı. - He had to continue his trip in secret.

gizlilik içinde
el altından
gizli bir yerde
closet
{i} klozet

Tom klozetteydi, Mary'den saklanıyordu. - Tom was in the closet, hiding from Mary.

closet
{i} gömme dolap
closet
{i} bölme
closet
{i} (gardırop işlevi gören sandık odası gibi) gömme dolap, yüklük
closet
helataşı
closet
tuvalet

Tom sonunda tuvaletten çıkmaya karar verdiğinde herkes zaten onun bir eş cinsel olduğunu biliyordu. - When Tom finally decided to come out of the closet, everyone already knew he was gay.

Tom tuvalet ışık zincirini çekti. - Tom pulled the chain on the closet light.

closet
küçük oda
closet
{s} gizli
closet
{s} şahsi
closet
{i} gizli oda
closet
(fiil) odaya kapatmak
closet
mülakat veya görüşme yapmak için bir odaya çekilmek
closet
{i} helâ
closet
(sıfat) kişisel, şahsi, özel, gizli, mahrem
closet
özel bir odaya kapatmak
closet
{s} mahrem
closet
uygulanma kabiliyeti olmayan
closet
{s} kişisel
in the secret
sırdaş
الإنجليزية - الإنجليزية
secretly, clandestinely, in private, without telling others
secretly: in secrecy; not openly; "met secretly to discuss the invasion plans"; "the children secretly went to the movies when they were supposed to be at the library"; "they arranged to meet in secret"
closet
covertly
off the record
on the down-low

I'll tell you, but keep it on the down-low.

in secret

    الواصلة

    in se·cret

    التركية النطق

    în sikrıt

    النطق

    /ən ˈsēkrət/ /ɪn ˈsiːkrət/

    فيديوهات

    ... in the same way that Maxwell discovered a one inch equation that unlocked the secret ...
    ... A computer that runs secret programs that the user isn't supposed to even know about. ...
المفضلات