Tom Boston'da iyi bir iş bulamadı, bu yüzden Şikago'ya taşındı.
- Tom couldn't find a decent job in Boston, so he moved to Chicago.
Tom iyi bir iş bulamıyor gibi görünüyor.
- Tom can't seem to find a decent job.
İnsanlara karşı nazik olun, onlar size karşı nazik olacaklardır.
- Be decent to people, and they'll be decent to you.
Tom iyi ve nazik bir insandır.
- Tom is a good and decent person.
Tom'un çok yeterli maaşı var.
- Tom has a very decent salary.
Çalışanlarınızın mutlu olmasını istiyorsanız, onlara yeterli bir ücret ödemelisiniz.
- If you want your workers to be happy, you need to pay them a decent wage.
Mary, kıyafetin uygun mu?
- Mary, are you decent?
Sanırım uygun bir kamera almamın zamanıdır.
- I think it's time for me to buy a decent camera.
Tom iyi bir adam gibi görünüyor.
- Tom seems to be a decent guy.
Tom'un makul bir maaşı vardır.
- Tom has a decent salary.
Sanırım makul bir araba almamın zamanıdır.
- I think it's time for me to buy a decent car.
Tom oldukça iyi bir golfçüdür.
- Tom is a fairly decent golfer.
Aslında oldukça iyi insanlardır.
- They're actually quite decent people.
Tom terbiyeli, yasalara saygılı bir vatandaş.
- Tom's a decent, law-abiding citizen.
Hiçbir terbiyeli insan o yere gitmez.
- No decent people go to that place.
Alright! Listen up and listen well!
- In Ordnung! Hört gut zu!
Is everything alright here?
- Ist hier alles in Ordnung?