Sizin toprağınız islah edilmeye muhtaçtır.
- Your soil is in need of amending.
Çocuklar sana muhtaç.
- The children are in need of you.
Büyük bir ordu ve donanmaya ihtiyaç olacaktı.
- A large army and navy would be needed.
Araştırmalar, temel barınma ve gıda ihtiyaçları karşılanır karşılanmaz, ilave zenginliğin mutluluğa çok az şey kattığını gösteriyor.
- Studies show that once the basic needs of shelter and food are met, additional wealth adds very little to happiness.
Müşterilerimizin istek ve gereksinimlerini karşılamayı amaçlıyoruz.
- We aim to satisfy our customers' wants and needs.
Fabrikamızın birçok makineye gereksinimi var.
- Our factory needs a lot of machinery.
Muhtaç arkadaşlarına asla sırtını dönmez.
- He never turns his back on a friend in need.
Hayırsever, servetini muhtaç insanlara yardımcı olmak için kullanmaya çalıştı.
- The philanthropist tried to use her wealth to help people in need.
Dünya'nın petrol yerine yeni enerji kaynakları geliştirmesi gerekmektedir.
- The world needs to develop new energy sources in place of oil.
Bizim karşılıklı sorunumuza bir çözüm bulmak için birlikte çalışmamız gerekmektedir.
- We need to work together to find a solution to our mutual problem.
Fakir olmak az şeye sahip olmak değil fakat çok şeye ihtiyacı olmaktır.
- To be poor is not to have little, but to need much.
Gittiğin yerde buna ihtiyaç duymayacaksın.
- You won't be needing that where you're going.
Avrupa hiç kimseye ihtiyaç duymaz.
- Europe doesn't need anyone.
Gitmem gerekirse kendim giderim.
- I'll go myself if I need to.
Tom gerekirse bilgisayarımı kullanabilir.
- Tom may use my computer if he needs to.
Yoksul adam ihtiyaç içindeydi.
- The poor man was in need.
Aren't you in need of help?
- Aren't you in need of help?
... the private insurance system, precisely at the time when they are most in need of decent ...
... I'm not criticizing them for the need of their problem. ...