Bahçe, evin önündedir.
- The garden is in front of the house.
Evimin önünde bir göl var.
- There is a lake in front of my house.
Eğer Allah bizimleyse, sonra kim bize karşı çıkabilir?
- If God is with us, then who can be against us?
Kim Kardashian Türkiye karşıtı bir kampanya başlattı, bundan dolayı onu asla beğenmiyorum.
- Kim Kardashian started a campaign against Turkey, so I never like her.
Uzlaşmak benim kurallarıma aykırıdır.
- It's against my rules to compromise.
O, yasalara aykırıdır.
- This is against the law.
Yen dolar karşısında hâlâ düşük.
- The yen is still low against the dollar.
Yen'in dolar karşısında değer kaybetmesi bekleniyor.
- The yen is expected to lose value against the dollar.
Her zaman TV'nin karşısındasın.
- You're always in front of the TV.
Televizyonun karşısında uyudum.
- I slept in front of the TV.
Araba, binanın önüne park edildi.
- The car is parked in front of the building.
Evimin önünde bir göl var.
- There is a lake in front of my house.
Nükleer savaşa karşı olmak için kuantum fiziğinde bir doktoraya ihtiyacın yok.
- You don't need a PhD in quantum physics to be against nuclear war.
Tom bir trenin önüne atlayarak intihar etti.
- Tom committed suicide by jumping in front of a train.
Tom insanların onun evinin önüne park etmelerini sevmiyor.
- Tom doesn't like it when people park in front of his house.
O, benim önümde yürüdü.
- He walked in front of me.
Önümdeki araba Karam'ın.
- The car that's in front of me is Karam's.
Both parties met in front of the Castle, the torch-bearers numbering nearly one hundred.
Not in front of the children!.
Several people are in front of me in line. The woman next in front of me is older, probably in her fifties.