Zahmet için özür dileriz.
- We apologize for the inconvenience.
Rahatsızlık için üzgünüz.
- We are sorry for the inconvenience.
Ona en küçük bir rahatsızlık bile vermek istemiyorum.
- I don't want to put her to even a small inconvenience.
Mağaza soygunculuğu benim için büyük bir sıkıntı oldu.
- The convenience store robbery was a great inconvenience to me.
Telefonsuzluk sıkıntılı bir durum.
- Not having a telephone is an inconvenience.
Tek başınıza gitmenizin bir sakıncası var mı?
- Would it inconvenience you to go yourself?
... We probably have 10,000 convenience stores ...
... convenience stores around the corner, along the street. ...