Her halükarda seni ilgilendirmez.
- In any case, it's no business of yours.
Her halükarda, gideceğiz.
- In any case, we'll go.
Her halukârda ebeveynlerine itaat etsen iyi olur.
- In any case you had better obey your parents.
Her halukarda, bu işi yarına kadar bitirmek zorundayım.
- In any case, I must finish this work by tomorrow.
Her durumda, ben zaten tamamen size affettim.
- In any case, I've already entirely forgiven you.
Ne olursa olsun düşüncemi değiştirmeyeceğim.
- In any case, I won't change my mind.
Ne olursa olsun, varsayımında hatalısın.
- In any case, you are wrong in your conjecture.
Onun gelme ihtimaline karşı hazır olsan iyi olur.
- You had better be ready in case he comes.
Geç kalma ihtimaline karşın acele et.
- Make haste in case you are late.
Gelemediği takdirde, onun yerini almak zorunda kalacaksınız.
- You'll have to take his place in case he can't come.
Yangın olduğu takdirde bu butona bas!
- Push this button in case of fire!
Birisi içeri girmeye çalışır diye kapıyı kilitledim.
- I locked the door, in case someone tried to get in.
Yağmur yağmaya başlar diye yanına bir şemsiye al.
- Take an umbrella with you in case it begins to rain.
Yangın durumunda, 119'u çevir.
- In case of fire, dial 119.
Yangın durumunda bu camı kır.
- Break this glass in case of fire.
They've only been married a very few weeks, whether or not.
In case of emergency, break glass.
... media in any case. ...