Hemen başladık, aksi halde onu kaybetmiş oluruz.
- We started at once, otherwise we would have missed him.
Şimdi gidelim. Aksi halde, geç kalacağız.
- Let’s go now. Otherwise, we'll be late.
Meşgulüm. Aksi takdirde davetini kabul ederdim.
- I'm busy, otherwise I'd accept your invitation.
Acele etsen iyi olur, aksi takdirde randevun için geç kalacaksın.
- You'd better hurry, otherwise you'll be late for your appointment.
Tom'u başka türlü ikna etmeye çalıştım.
- I tried to convince Tom otherwise.
Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.
- I thought it was a good book, but Jim thought otherwise.
Yemek çok lezzetli değildi ama bunun dışında parti bir başarıydı.
- The food wasn't very delicious, but otherwise the party was a success.
Bunun dışında, onun ekleyecek bir şeyi yoktu.
- Otherwise he had nothing to add.
Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.
- I thought it was a good book, but Jim thought otherwise.
Tom'u başka türlü ikna etmeye çalıştım.
- I tried to convince Tom otherwise.
Hızlı koş, yoksa otobüsü kaçırırsın.
- Run fast, otherwise you will miss the bus.
Derhal git, yoksa geç kalacaksın.
- Go at once, otherwise you will be late.