Maaşına ek olarak biraz geliri var.
- He has some income in addition to his salary.
Diğer endişelerime ek olarak, bu olmak zorunda.
- In addition to my other worries, this has to happen.
Beni kiralamasına ilave olarak, bana biraz öğüt verdi.
- In addition to hiring me, he gave me a piece of advice.
Düzenli testler almaya ek olarak, bizim uzun bir deneme teslim etmemiz gerekiyor.
- In addition to taking the regular tests, we have to hand in a long essay.
Matematik, fizik ve astronomiye ilaveten Newton'un aynı zamanda simya, mistisizm ve teolojiye bir ilgisi vardı.
- In addition to mathematics, physics and astronomy, Newton also had an interest in alchemy, mysticism and theology.
O mağaza mobilya dışında birçok şey satmaktadır.
- That store sells many things besides furniture.
Tom'un dışında birinin o işi almayı istemesi pek olası değil.
- It's unlikely that anyone besides Tom would consider taking that job.
İngilizceye ek olarak Almanca eğitimi yapmak istiyorum.
- I want to study German in addition to English.
Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
- In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte.
- He speaks two languages besides English.
Bunun yanı sıra, nasıl dans edilir bilmiyorum.
- Besides that, I don't know how to dance.
Ünlü bir fizikçi olmanın yanı sıra, o büyük bir romancıdır.
- In addition to being a famous physicist, he is a great novelist.
İngilizcenin yanı sıra Fransızca konuşabilir.
- In addition to English, he can speak French.
O yakışıklıdır. Ayrıca sporda iyidir.
- He is handsome. In addition, he is good at sport.
Ayrıca, bir profesörle görüşmeliyim.
- In addition, I have to interview a professor.
Düzenli testler almaya ek olarak, bizim uzun bir deneme teslim etmemiz gerekiyor.
- In addition to taking the regular tests, we have to hand in a long essay.
Her nadir şey pahalıdır, ayrıca ucuz bir at enderdir, bu nedenle ucuz at pahalıdır.
- Every rare thing is expensive, besides a cheap horse is rare, therefore a cheap horse is expensive.
Gitmek istemiyorum ve ayrıca çok geç.
- I don't want to go, and besides it's too late.
Şimdi çok geç oldu. Üstelik, yağmur yağmaya başlıyor.
- It's too late now. Besides, it's starting to rain.
Sir Winston Churchill, büyük bir devlet adamı olmanın yanı sıra, büyük bir yazardı.
- Besides being a great statesman, Sir Winston Churchill was a great writer.
Matematik, fizik ve astronomiye ilaveten Newton'un aynı zamanda simya, mistisizm ve teolojiye bir ilgisi vardı.
- In addition to mathematics, physics and astronomy, Newton also had an interest in alchemy, mysticism and theology.
İlaveten 5 dolar ödemek zorunda kaldım.
- I had to pay 5 dollars in addition.
Beni kiralamasına ilave olarak, bana biraz öğüt verdi.
- In addition to hiring me, he gave me a piece of advice.
Hava soğuktu ve üstelik rüzgarlıydı.
- It was cold, and in addition, it was windy.
... store in addition to your personal music library? ...
... in addition to this group there are about 26 other ...