in accordance with truth; truly

listen to the pronunciation of in accordance with truth; truly
الإنجليزية - التركية

تعريف in accordance with truth; truly في الإنجليزية التركية القاموس.

true
doğru

Onun söylediği doğru. - What he said is true.

Eğer o doğruysa mahvoldum demektir. - I'll be damned if it's true.

true
hakiki

Hakiki uyruğumuz insanoğludur. - Our true nationality is mankind.

true
{s} gerçek

Onun meşgul olduğu gerçektir. - That he was busy is true.

Bu da seninle ilgili gerçek. - This is true of you, too.

in accordance with
(Askeri) e uygun olarak
in accordance with
gereğince
in accordance with
-e göre
in accordance with
uyularak
in accordance with
(Kanun) münhasır olarak
in accordance with
-ile uyumlu
in accordance with
e oranla
in accordance with
nın gereğince
in accordance with
e göre
in accordance with
uyumlu
true
tam

İfade tamamen gerçek değil. - The statement is not wholly true.

Bu hikaye kulağa acayip gelebilir ama tamamen gerçektir. - This story may sound strange, but it's absolutely true.

true
eksiksiz
true
katışıksız
true
sadık

Bu, Fadıl Sadık'ın gerçek hikayesidir. - This is the true story of Fadil Sadiq.

Sadece değişenler kendilerine sadık kalırlar. - Only those who change stay true to themselves.

true
halis
in accordance with
-e uygun olarak
in accordance with
göre

Oyunu yeni kurallarına göre oynadık. - We played the game in accordance with the new rules.

Japonya anayasasına göre imparator, Japon devletinin ve Japon halkının birliğinin sembolüdür. - In accordance with Japan's constitution, the emperor is a symbol of the Japanese state and the unity of the Japanese people.

in accordance with
-e göre, -e uygun olarak: Is this in accordance with your wishes? Bu isteklerinize göre mi? I acted in accordance with your instructions
in accordance with
uyarınca
in accordance with
(Avrupa Birliği) uygun olarak
true
hakikaten
true
gerçekten

Onlar Amerika'da herhangi birinin başkan olabileceğini söylüyorlar fakat belki gerçekten doğru değildir. - They say that in America anyone can become president, but perhaps that's not really true.

Bunun gerçekten doğru olup olmadığına emin değilim. - I'm not sure if this is really true or not.

true
{s} hakiki, som: Is this true or imitation leather? Bu deri hakiki mi
true
{s} aslının aynı
true
{s} esaslı
true
hakiki sahi
true
tam olarak

Şey, bu tam olarak doğru değil. - Well, that's not quite true.

O tam olarak doğru değil. - That's not exactly true.

true
sadık kalarak
true
(sıfat) esaslı, gerçek, doğru, hakiki, sahi, tam, içten, aslının aynı, asıl, safkan
الإنجليزية - الإنجليزية
true
in accordance with
in agreement with, in accord with, in conformity with
in accordance with
in agreement with, complying with
in accordance with
A term used to imply that an activity, course of action, or statement complies with a law, regulation, standard, or reference document
in accordance with
per
in accordance with
as per
in accordance with truth; truly
المفضلات