تعريف in a very short (but unspecified) amount of time في الإنجليزية التركية القاموس.
- overnight
- kısa sürede
Kısa sürede daha güçlü oldum.
-I got stronger overnight.
- overnight
- gece
Erkekler ve kadınlar bir gecede büyük miktarlarda para yaptı.
-Men and women made huge amounts of money overnight.
Gecikme bizi pahalı bir otelde bir gece kalmaya zorladı.
-The delay forced us to stay overnight in an expensive hotel.
- overnight
- bir anda
- overnight
- geceleyin
Kesinlikle geceleyin kalmalısın.
-You should definitely stay overnight.
Onlar Tom'un geceleyin kalmalarını istedi.
-They want Tom to stay overnight.
- overnight
- aniden
- overnight
- {s} gece olan
- overnight
- bir geceyi kapsayarak
- overnight
- gece boyunca olan
- overnight
- geceleyin, bir gece içinde
- overnight
- bir gecede/geceleyin
- overnight
- gece esnasında
- overnight
- birdenbire. s. bir gecelik
- overnight
- bir gecede
Suda bir gecede ıslanmış elbiseler ağırdılar.
-The clothes soaked in water overnight were heavy.
Erkekler ve kadınlar bir gecede büyük miktarlarda para yaptı.
-Men and women made huge amounts of money overnight.
- overnight
- (Askeri) Gecelemek
- overnight
- dün gece
- overnight
- {s} aniden olan
- overnight
- {s} bir gecelik
Bu bir gecelik heyecandı.
-It was an overnight sensation.
Nagoya'ya bir gecelik gezi yapmayı planlıyorum.
-I am planning to make an overnight trip to Nagoya.
- overnight
- {s} bir gece için olan
المصطلحات ذات الصلة
تعريف in a very short (but unspecified) amount of time في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- overnight