تعريف in a high manner, or to a high degree; very much; as, highly esteemed في الإنجليزية التركية القاموس.
- highly
- son derece
Bunu son derece tavsiye ederim.
-I recommend it highly.
Bunu son derece tavsiye ederim.
-I highly recommend it.
- highly
- büyük ölçüde
Sanırım o büyük ölçüde mümkün değil.
-I think that's highly unlikely.
- highly
- bir hayli
Ben bir hayli etkilendim.
-I'm highly impressed.
Onu bir hayli düşündüğünü biliyorum.
-I know you think highly of her.
- highly
- fazlaca/iyi
- highly
- çok iyi; çok olumlu bir şekilde
- highly
- çok iyi
O sadece bir bilim adamı olarak değil aynı zamanda bir şair olarak da çok iyi tanınmış.
-She is highly reputed not only as a scholar but also as a poet.
- highly
- hayli
japon telefon sistemi hayli etkindir.
-The Japanese telephone system is highly efficient.
Onun yeni romanı hayli övüldü.
-Her new novel has been highly praised.
- highly
- yüksek derecede
Eroin yüksek derecede bağımlılık yapar.
-Heroin is highly addictive.
- highly
- çok
Ben, ulusal hükümetten herhangi bir yardım almamızın çok olası olmadığını düşünüyorum.
-I think it's highly unlikely that we'll ever get any help from the national government.
Personelimiz oldukça çok eğitimlidir.
-Our personnel are very highly educated.
- highly
- Oldukça
- highly
- çok, pek çok, son derece
المصطلحات ذات الصلة
تعريف in a high manner, or to a high degree; very much; as, highly esteemed في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- highly