John sorunu çözmek için boşuna uğraştı.
- John tried in vain to solve the problem.
Dick o problemi çözmek için boşuna çalıştı.
- Dick tried in vain to solve that problem.
Ağlamamak için boş yere çabaladı.
- She tried in vain not to cry.
Ben onu bir daha sigara içmemesi için boş yere ikna etmeye çalıştım.
- I tried in vain to persuade him not to smoke any more.
Thou shalt not take the name of the LORD thy God in vain.