John sorunu çözmek için boşuna uğraştı.
- John tried in vain to solve the problem.
Dick o problemi çözmek için boşuna çalıştı.
- Dick tried to solve the problem, in vain.
Boş yere tanığa rüşvet vermeye yeltendiler.
- They attempted in vain to bribe the witness.
Ağlamamak için boş yere çabaladı.
- She tried in vain not to cry.
Thou shalt not take the name of the LORD thy God in vain.