Özenle hazırladığım konuşmamı yaptım.
- I gave my carefully prepared speech.
Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
- The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
Polis kutuyu dikkatlice kaldırdı.
- The policeman lifted the box carefully.
Ben onu dikkatle dinlemeye çalıştım.
- I tried to listen to him carefully.
Tom belgeleri dikkatle inceledi.
- Tom looked over the documents carefully.
Onu itinayla ambulansa kaldırdılar.
- They lifted him carefully into the ambulance.
Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.
- Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth.
Sizin fikirleriniz bir bakıma doğru.
- Your opinions are right in a way.