Ben gerçekten onu hayran bırakmak istiyorum.
- I really want to impress him.
Ben gerçekten onları hayran bırakmak istiyorum.
- I really want to impress them.
Beni etkilemekten asla vazgeçmiyorsun.
- You never cease to impress me.
Tom sadece Mary'yi etkilemek için yaptı.
- Tom did it just to impress Mary.
Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
- I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
Manzaradan derinden etkilendim.
- I was deeply impressed by the scenery.
Manzaradan derinden etkilendim.
- I was deeply impressed by the scenery.
Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.
- Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature.
Eğer boyutunu düşünüyorsan ev etkileyici değil.
- The house is not impressive if you're thinking of size.
Sergi çok etkileyiciydi.
- The exhibition was very impressive.
O, banka yöneticisinde olumlu bir izlenim bıraktı.
- He made a favorable impression on his bank manager.
Amerika izleniminiz nedir?
- What is your impression of America?
İzlenimin nedir, doktor?
- What's your impression, doctor?
Sana o izlenimi vermeyi kastetmemiştim.
- I didn't mean to give you that impression.
O iyi bir etki yaptı.
- He made a good impression.
O zamanlar genç ve kolay etkilenendim.
- I was young and impressionable at that time.
Tom'un mükemmel ahlakı, Meryem'in anne babasında büyük bir intiba bıraktı.
- Tom's impeccable manners made a big impression on Mary's parents.
Tom etkilenmiş görünüyor.
- Tom sounds impressed.
Onun yeni kitabından oldukça etkilenmiştik.
- We were very impressed by his new book.
İlk izlenimler önemlidir.
- First impressions are important.
İlk izlenimler önemlidir.
- First impressions matter.
Doğruyu söylemediğin kanısındayım.
- I get the impression that you aren't telling the truth.
Genç insanlar çok hassastır.
- Young people are very impressionable.
O zamanlar genç ve hassastım.
- I was young and impressionable at that time.
Çin bana birçok farklı izlenimler verir.
- China gives me many different impressions.
Onun hakkında izlenimlerin neydi?
- What were your impressions of it?
O çağlayanlar etkileyici bir şekilde büyüktür.
- Those rapids are impressively large.
You impressed me with your command of Urdu.
Such admonitions, in the English of the Authorized Version, left an indelible impress on imaginations nurtured on the Bible .
We impressed our footprints in the wet cement.
That first view of the Eiger impressed itself on my mind.
The liner was impressed as a troop carrier.
Henderson impressed in his first game as captain.
We know that you were pressed for money, that you took an impress of the keys which your brother held .
The press gang used to impress people into the Navy.
His head made an impression on the pillow.
What is your impression of Beatles' music?.