Bu görevi tamamlamak benim için olanaksız.
- This task is impossible for me to accomplish.
Olanaksız geliyor ama gerçek.
- It sounds impossible, but it's true.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
- It is considered impossible to travel back to the past.
If we work together, we can achieve the impossible!.
... But it's nearly impossible to go deeper on a topic or ...
... So it was like that belief that it was impossible ...