O hep soluk görünüyor.
- She always looks pale.
Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
- I've always wondered what it'd be like to have siblings.
Her zaman dürüst olmak kolay değildir.
- To be always honest is not easy.
Her zaman şarkı söylüyorsun.
- You're always singing.
Bana daima yardım ettiniz.
- You've always helped me.
Futbol basit bir oyundur. 22 kişi bir topun peşin koşar ve sonunda da daima Almanlar kazanır.
- Football is a simple game. 22 men chase a ball for 90 minutes, and at the end the Germans always win.
He always rides a black galloway. --Bulwer.
I thought I could always go back to work.
God is always the same.