O, çocuklarla oynamaktan çok büyük zevk alıyor gibi görünüyor.
- She seems to take immense pleasure in playing with children.
Brezilya çok zengindir; onun zenginliği çok büyüktür; kahve onun en büyük zenginliklerinden biridir.
- Brazil is very rich; its richness is immense; coffee is one of its greatest riches.
Denizciler engin okyanusta haftalar ya da aylar harcarlar.
- Sailors spend weeks or months in the immense ocean.
Deprem muazzam büyüklükte bir tsunamiye neden oldu.
- The earthquake caused a tsunami of immense size.
Büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.
- An immense monument was erected in honor of the eminent philosopher.
Technology has given us immense power.
- Technik hat uns eine immense Macht verliehen.