imanı

listen to the pronunciation of imanı
التركية - الإنجليزية

تعريف imanı في التركية الإنجليزية القاموس.

iman
faith

In the Christian faith, followers believe that there is only one God, and Jesus Christ is the Son of God. - Hristiyan inancında, imanlıların inancına göre, tek bir tanrının vardır ve İsa tanrının oğludur.

Despite his weak faith, the priest blessed him. - Zayıf imanına rağmen, rahip onu kutsadı.

imanı bütün
1. (someone) whose religious faith is strong. 2. true believer, person whose religious faith is strong
imanı gevremek
(Konuşma Dili) 1. to work very hard, knock oneself out, exhaust oneself. 2. to be very tired, be beat, be bushed
imanı gevremek
to be exhausted; to suffer a lot
imanı yok!
(Konuşma Dili) 1. He's/She's got a heart of stone. 2. He's a bastard./He's a son of a bitch./She's a bitch
iman
{i} belief
iman
religion
iman
stout
iman
creed
iman
believeth
Dini imanı para
All he/she thinks of is money
açlıktan imanı gevremek
to be famished
açlıktan imanı gevremek
to be very hungry, be famished
dini imanı para
(Konuşma Dili) He lives and breathes money
dini imanı para
all he thinks of is money
iman
religious belief, religious faith: Ahmet imanı bütün bir kişidir. Ahmet is someone who has a firm faith
iman
faithfulness
iman
faith, belief, creed; religion
iman
belief in Islam
iman
believing in (someone, something); belief
iman
credo
iman
faithful
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف imanı في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

iman
Pious adherence to the faith
iman
One who has the faith is a mu'min (believer)
iman
or Imaan (pronounced 'eemaan') "Faith"-- Heartily acceptance and verbal confession thereof
iman
True faith
iman
One who has the faith is a mumin (believer)
iman
Faith, trust, belief, acceptance From amana, to believe; and amina, to be tranquil in heart and mind, to become safe or secure, to trust; amana to render secure, grant safety Iman is being true to the trust with respect to which Allah has confided in one by a firm believing of the heart, not by professing it on the tongue only Derivatives: amn, peace, security, protection (the opposite of khawf); amin, trustworthy, faithful, honest (designation of the Prophet); mu'min, a believer, he who is given certainty and trust; Divine Name: al-Amin, He Who is secure from any causality
iman
A Mohammedan prince who, as a successor of Mohammed, unites in his person supreme spiritual and temporal power
iman
Faith and trust in Allah
iman
Faith, specially in its subjective meaning, the faculty of believing the revelations of Allah
iman
Among the Mohammedans, a minister or priest who performs the regular service of the mosque
iman
Arabic for "faith"; the doctrinal aspect of the Moslem faith, distinguished from ritual practices (Islam)
التركية - التركية

تعريف imanı في التركية التركية القاموس.

iman
Kutsal inanç
iman
Dinin ortaya koyduğu doğmalara inanma, din inancı, kutsal inanç, inanç, itikat. İslam dinine inanma
iman
İslâm dinine inanma
iman
Güçlü inanç, inan: "Kalpleri vatan aşkı ve imanı ile doluydu."- H. C. Yalçın
iman
Güçlü inanç, inan
iman
Dinin ortaya koyduğu doğmalara inanma, din inancı, kutsal inanç, inanç, itikat
imân
(Osmanlı Dönemi) inanmak, itikad; Resûl-i Ekremin (a.s.m.) tebliğ ettiği inanılması gerekli esasları tasdik etmekten doğan bir nurdur
İMAN
(Osmanlı Dönemi) İnanmak. İtikad. Hakkı kabul, tasdik ve iz'ân etmek. İslâmiyeti kabul edip amel etmek. Dini bütün hakikatleri kabul edip gereğini yerine getirmek. "Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) tebliğ ettiği zaruriyat-ı diniyeyi tafsilen ve zaruriyatın gayrısını icmâlen tasdik etmekten hasıl olan bir nurdur."(Öyle ise iman, Şems-i Ezelîden vicdan-ı beşere ihsan edilen bir nur ve bir şuadır ki; vicdanın iç yüzünü tamamiyle ışıklandırır ve bu sâyede, bütün kâinat ile bir ünsiyet, bir emniyet peyda olur. Ve her şeyle kesb-i muar
imanı
المفضلات