Eski ofis daha az aydınlatılmıştı.
- The old office was less illuminated.
María, sonbahar gecesini aydınlatan çeyrek ayı bulunan, yıldızlı gökyüzüne baktı.
- María looked at the starry sky, with a quarter moon that illuminated that autumn night.
Meydan parlak ışıklarla aydınlatıldı.
- The square was illuminated by bright lights.
Karanlık alanları aydınlatmak için bir el feneri kullanırım.
- I use a flashlight to illuminate dark areas.
Karanlık alanları aydınlatmak için bir el feneri kullanırım.
- I use a flashlight to illuminate dark areas.
Meydan parlak ışıklarla aydınlatıldı.
- The square was illuminated by bright lights.
Karanlık alanları aydınlatmak için bir el feneri kullanırım.
- I use a flashlight to illuminate dark areas.