Physical changes are directly related to aging.
- Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
I do work related to computers.
- Bilgisayarlarla ilgili iş yaparım.
Tom said that he was very interested in archery.
- Tom okçulukla çok ilgili olduğunu söyledi.
She's very interested in music.
- O, müzikle çok ilgilidir.
He is concerned about his father's illness.
- O, babasının rahatsızlığı ile ilgili endişe duymaktadır.
I'm not concerned with that.
- Ben onunla ilgili değilim.
They found out truth while examining a pile of relevant documents.
- İlgili belgelerin yığınını incelerken gerçeği öğrendiler.
I don't see how that's relevant.
- Onun nasıl ilgili olduğunu anlamıyorum.
There are comments associated with this question.
- Bu sorunla ilgili yorumlar bulunmaktadır.
Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle.
- Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.
Tom asked a few pertinent questions.
- Tom birkaç ilgili soru sordu.
I don't know anything about her family.
- Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
- Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
I try to stay involved.
- Ben ilgili kalmaya çalışıyorum.
I'm aware of the risks involved.
- İlgili risklerin farkındayım.
Are you aware of anything concerning his past life?
- Onun geçmiş yaşamı ile ilgili bir şeyin farkında mısınız?
Concerning this, I'm the one to blame.
- Bununla ilgili, ben suçlanacak tek kişiyim.
Mary collects anything that's connected with squirrels.
- Mary sincaplarla ilgili her şeyi toplar.
The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
- Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.
Tom's parents congratulated him on his engagement.
- Tom'un anne-babası onun nişanı ile ilgili onu tebrik ettiler.
Hey! This is not the right place. You should contact the actual national coach for information regarding this.
- Hey! Bu doğru yer değil. Sen bununla ilgili bilgi için gerçek milli takım antrenörüyle temas kurmalısın.
I have nothing to say with regard to that problem.
- Benim o sorunla ilgili söyleyecek hiçbir şeyim yok.
Do you have anything to say with regard to this matter?
- Bu konu ile ilgili olarak söyleyeceğin bir şey var mı?
Regarding this project, have you seen the contract?
- Bu proje ile ilgili olarak, sözleşmeyi gördün mü?
The members of the family had grave doubts regarding the explanation they received from the army.
- Aile üyelerinin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.
Our guide misinformed us about the location of the hotel.
- Rehberimiz bize otelin yeriyle ilgili yanlış bilgi verdi.
Listen to the facts relative to the issue.
- Sorunla ilgili gerçekleri dinleyin.
There was no proof that Fadil was connected to Layla's disappearance.
- Fadıl'ın Leyla'nın ortadan kaybolmasıyla ilişkili olduğuyla ilgili hiç kanıt yoktu.
Mary collects anything that's connected with squirrels.
- Mary sincaplarla ilgili her şeyi toplar.
Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.