Physical changes are directly related to aging.
- Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
The former Italian currency was the lira and its symbol was ₤. It's not related to the Turkish lira.
- Daha önceki İtalyan para birimi liradır.ve onun sembolü £ dır.O Türk lirasıyla ilgili değildir.
I've been concerned about Tom.
- Tom'la ilgili endişeliyim.
Why are you so concerned?
- Neden bu kadar ilgilisin?
I don't see how that's relevant.
- Onun nasıl ilgili olduğunu anlamıyorum.
How dare you say that's not relevant!
- Onun konu ile ilgili olmadığını söylemeye nasıl cesaret edersin!
I am deeply interested in art.
- Ben sanatla yürekten ilgiliyim.
Tom said that he was very interested in archery.
- Tom okçulukla çok ilgili olduğunu söyledi.
There are comments associated with this question.
- Bu sorunla ilgili yorumlar bulunmaktadır.
Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle.
- Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.
I try to stay involved.
- Ben ilgili kalmaya çalışıyorum.
I want to be involved.
- İlgili olmak istiyorum.
Tom asked a few pertinent questions.
- Tom birkaç ilgili soru sordu.
The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
- Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
Concerning this, I'm the one to blame.
- Bununla ilgili, ben suçlanacak tek kişiyim.
Mary collects anything that's connected with squirrels.
- Mary sincaplarla ilgili her şeyi toplar.
The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
- Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.
Tom's parents congratulated him on his engagement.
- Tom'un anne-babası onun nişanı ile ilgili onu tebrik ettiler.
Hey! This is not the right place. You should contact the actual national coach for information regarding this.
- Hey! Bu doğru yer değil. Sen bununla ilgili bilgi için gerçek milli takım antrenörüyle temas kurmalısın.
I have nothing to say with regard to that problem.
- Benim o sorunla ilgili söyleyecek hiçbir şeyim yok.
Do you have anything to say with regard to this matter?
- Bu konu ile ilgili olarak söyleyeceğin bir şey var mı?
The family had grave doubts regarding the explanation it received from the army.
- Ailenin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.
The members of the family had grave doubts regarding the explanation they received from the army.
- Aile üyelerinin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.
Listen to the facts relative to the issue.
- Sorunla ilgili gerçekleri dinleyin.
It's all about sentences. Not words.
- O, tümüyle cümlelerle ilgilidir. Sözcüklerle değil.
You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
- Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
There was no proof that Fadil was connected to Layla's disappearance.
- Fadıl'ın Leyla'nın ortadan kaybolmasıyla ilişkili olduğuyla ilgili hiç kanıt yoktu.
Mary collects anything that's connected with squirrels.
- Mary sincaplarla ilgili her şeyi toplar.
Our guide misinformed us about the location of the hotel.
- Rehberimiz bize otelin yeriyle ilgili yanlış bilgi verdi.
There is a rule concerning the use of knives and forks.
- Bıçak ve çatal kullanımı ile ilgili olarak bir kural vardır.
The family had grave doubts regarding the explanation it received from the army.
- Ailenin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.
We are open to all suggestions regarding the new design of the website.
- Biz web sitesinin yeni tasarımı ile ilgili tüm önerilere açığız.
The content of his speech is not relevant to the subject.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.
We have a few questions concerning Tom's medical treatment.
- Tom'un tıbbi tedavisi ile ilgili birkaç sorumuz var.
Are you aware of anything concerning his past life?
- Onun geçmiş yaşamı ile ilgili bir şeyin farkında mısınız?
Before you make a decision about your marriage, you should have a consultation with your parents.
- Evlilik ile ilgili bir karar vermeden önce, ebeveynlerine danışmalısın.
I don't know anything about her family.
- Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
- Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.
- Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor.
Several studies, related to the temperature increase in the city, have already been published.
- Şehirde sıcaklık artışı ile ilgili birkaç çalışma zaten yayınlandı.
Cancer may be related to viruses of some kind.
- Kanser bir tür virüs ile ilgili olabilir.
It seems that he is interested in astronomy.
- O, astronomi ile ilgili gibi görünüyor.
They're interested in swimming.
- Onlar yüzme ile ilgililer.
Up to this point I have presented an overview of the growth of political unrest in the period.
- Bu noktaya kadar ben dönemdeki siyasi huzursuzluğun büyümesi ile ilgili genel bir bakış sundum.
He got over the shock of his father's death.
- Babasının ölümü ile ilgili şoku atlattı.
Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle.
- Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.
You know perfectly well that there are regulations concerning animals.
- Hayvanlarla ilgili düzenlemelerin olduğunu çok iyi bilirsiniz.
My son likes books about animals.
- Oğlum hayvanlarla ilgili kitaplardan hoşlanır.
Tom never told me he was having suicidal thoughts.
- Tom bana intiharla ilgili düşüncelere sahip olduğunu asla söylemedi.
They are related to colonization.
- Onlar sömürgecilikle ilgililer.
They're interested in swimming.
- Onlar yüzme ile ilgililer.
His life was bound up with the town's history.
Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.